22 Kasım 2013 Cuma

#beni sürprizlerle şımartın.lütfen#

Bu post bir başka!
Son zamanlarda bir hayli sürpriz yaşıyorum. Ve blogumda da paylaşıyorum zaman zaman.
İşte geçtiğimiz gün bir yenisi daha eklendi sürpriz koleksiyonuma.
Nasıl bir sürpriz mi? - Şahane!


Ladies and gentlemen... Görmüş olduğunuz bu kutu kutu kutu pense, benim sürprizlerle dolu kutum. Evet benim kutum! Görür görmez bir sevdim bir sevdim, sanki yıllar önce kaybolmuş da yeniden bulmuş gibi oldum:)
Kutuyu görünce ben bir sevin bir sevin... Tabii hemen açtım baktım içinde ne var diye.
Ve... Şok, şaşkınlık, mutluluk, kahkaha, havalara uçmaca! İşte kutumun içinde çıkanlar:)
Maneviyata önem verdiğim kadar maddiyata da önem veririm:)Bu yüzden de kutunun içindeki hediyeler beni kalbimin tam orta yerinden vurdu!

Sürpriz kutu açma seremonisi huzurlarınızda:




Hiç beklemediğim bir anda hiç beklemediğim bir sürprizdi.
Arkadaşıma da söyledim, hiç gerek yoktu demek isterdim; ama çok harika bir sürprizdi, diyemiyorum:)
(demiştim, maddiyatçı bir yanım da var:))

Beni hep böyle sürprizlerle şımartın lütfen!

Böyle harika hediyeleri almak demek, yüzünde kocaman bir sırıtışla etrafta gezinmek demek. Hayatında, sana böyle değer veren insanlar olduğunu bilmek ve bunu bilerek yaşamak demek... Sonsuz bir mutluluk sebebi! Bir insan başka ne ister ki?

Dipnot:
Soru: Peki klaket ne işe yarar?
Cevap: Klaket, filmlerin çekimi sırasında, sahneleri ve bölümleri ayırmaya yarar.

Ama daha önemli bir şey var klaketle ilgili.
Klaket göründüğü anda kamera, ışıklar, motor... Hepsi senin üzerine odaklanmış olur ve anla ki o an bir aksiyonun tam ortasındasın:) Klaketleri hep çok sevmişimdir. Zaman zaman sihirli olduklarını bile düşünmüş olabilirim hatta:)) Hani her takımda bir maskot, bir simge olur ya, işte klaket de benim hayatımın sevimli maskotu. Ben nereye, o oraya!

"Hayatımızı biraz film gibi yaşamanın bence hiçbir mahsuru yok;
ve eğer film gibi yaşayacaksak da
bence herkes kendi hayatında başrolü oynamalı!"

Sevgilerimle, CB
Xx!

21 Kasım 2013 Perşembe

#I am at work!

"Keşke işim olsa çalışsam..." derken,
"İşe mi başlıyorum yoksa?" demeye kalmadan "işe başladım!" cümlesine geçiş...

Geçmez olaydım!
Maaş günü geldiğinde, para acılarıma derman olabilir kısa bir süreliğine; fakat o gün gelene kadar, kendime acımayı sürdürmeyi düşünüyorum kararlı bir şekilde.
Gollum yüzüğü kaybettiğinde yaşadığı acıları düşünün ve onu 1000 ile çarpıp sonra da 100 katını ekleyin.
İşte ben böyle bir hal içindeyim.

Elveda sabah uykularım. Elveda tasasız günlerim. Elveda sadece dizi izleyip kitap okuduğum o hayat. Elveda gençliğim. Elveda...

Rivayet:
"...ve bu bir devrin sona erip yeni bir devrin başladığını gösteriyordu."

CB, Xx!

19 Kasım 2013 Salı

#bubble wrap

Nedir bu bubble wrap?
Ya da bir diğer adıyla air bubble film?
Eminim ki tanımayanınız bilmeyeniniz yoktur. Halk arasında "patlatmalık plastik balon" olarak bilinmekte:) Dilimizdeki karşılığı rezil. Balonlu naylon olarak tanınıyor(Yerinde olsam ağlardım).
Bence hava kabarcığı filmi deseler daha bir hoş gelir naçizane kulaklarımıza.
Eşyaların taşınması sırasında darbe alıp kırılmasını önleyen bu 'bubble wrap', bir çocuğun eline geçtiğinde inanılmaz derecede tehlikeli olabilir.

Baloncukları patlatmasını engeleyemezsiniz, ve baloncuklardan ayrılmasını da sağlayamazsınız. Çünkü artık o plastik baloncuk şeridi, 2. bir deri gibi adeta çocuğun üzerine yapışmıştır.
Geriye kalan tek seçenek: Cinayet(Ortalık çok batmadığı sürece, bence bir mahsuru yok)

Ama tabii bir çocuğun eline geçmediği sürece çok yararlı bir şey.
Neden mi?
Çünkü iş hayatı, koşturmaca, sinir, stres... Yıprandık.
Ama "BUBBLE WRAP" biz stres altındaki insanlar için parıldayan bir güneş adeta:)
İşte ben de bugün günlerden 'bubble wrap günü' dedim ve birkaç yüz tane baloncuk patlattım.
Çok iyi geldi, tavsiye ediyorum. Bir toptancıyla anlaşmayı bile düşünüyorum. Çünkü-üzülerek söylüyorum ki- yaş ilerledikçe sanırım daha çok ihtiyacımız olacak.

Sevgiler, CB
Xx!

18 Kasım 2013 Pazartesi

Special times, special friends - Vol.2

Bir önceki yazımda sürpriz hediye paketimden bahsetmiştim. Yazı bitince dedim ki bir yazı daha yazmalıyım ve doğum günümde beni mutlu eden insanları onurlandırmalıyım.
Öncelikle, müzik hayatımda vazgeçemeyeceğim şeylerden biridir. Bana göre dört ana elementin beşincisidir. Öyle bir öneme sahiptir.
O yüzden de çok sevdiğim Creative Zen mp3 çalarımın yavaş yavaş ekranının gidip gelmesi ve tuşlarının bir basıp bir basmamaya karar vermesi, beni ciddi anlamda endişelendiriyordu.
Yeni bir mp3 almanın zamanı geldi mi biraz daha beklesem mi derken,
doğum günü ganimetlerime bir yenisi daha eklendi ve çok sevdiğim bir arkadaşım bana yepyeni bir mp3 hediye etti. 16GB hafızasının önünde 1 dk.lık saygı duruşu lütfen.

(1 dk. sonra)
İşte fotoğrafta görmüş olduğunuz, yeni mp3-mp4 çalarım.
Doğum günüm, gerçekten çok güzeldi.
Daha güzel geçemez derken, kapı çaldı.
Kim o? 
-Sürprizzz!
Ne diyebilirim ki sürprizlere doymuyorum:))
Çok sevdiğim bir arkadaşımdan, tatlı mı tatlı BonnyFood lezzet kekleri geldi.
Gerçekten çok tatlıydılar. Hımm nasıl lezzetli anlatamam.

Tabii ablamın elinde klaket konseptli pasta ve kurabiyelerle çıkıp gelmesiyle, daha güzel bir hale gelmiş olan ve yo dostum yoo daha da güzelleşemez artık derkeen... Bir anda bambaşka oluverdi.
Bir insanı doğum gününde mutlu etmek için dünyaya gelmiş olan herkes etrafımda sanırım:)

Ve bir öncekinde olduğu gibi, bu yazının sonunda da Audrey Hepburn'un unutulmaz sözünü tekrarlıyorum:

"Gerçek arkadaşlar, seçebildiğiniz ailenizdir."

Sevgilerle, CB
Xx!

Special times, special friends!

Geçtiğimiz hafta elime çok güzel bir hediye paketi ulaştı.
Ama ne hediye paketi, içinde yok yok!
Sevgili Kitap Tutkusu bana çok güzel bir sürpriz hazırlamış.
Bu sene doğum günü hediyelerim sayesinde nirvanaya ulaşmış oldum böylelikle:)


Öncelikle bir Julia Quinn hayranı olduğum için ve doğum günümde yazarın yepyeni kitabını hediye olarak aldığım için pek mutlu oldum. Hatta birkaç yaş gençleştim bile denebilir.
Doğum günüm olduğu düşünülünce, cümledeki ironiyi fark etmişsinizdir sanırım.

Kitabı okumaya başladım. Şahane bir şekilde başladı, heyecan zirvede. Hele bir de ilk sayfalarda olduğum düşünülünce, kitabın sonuna kadar bakalım ne olaylar, ne olaylar...

Kitabın yanı sıra görmüş olduğunuz gibi çay ve kahve saatlerimin keyfine keyif değil şahanelik katacak bin bir çeşit çaylar, kahveler, bonibonlar, topitoplar ve de sevimlilik abidesi bir tepsicik de hediye paketimin içindeydi.

Sadece bu kadar da değil, milyonlarca kitap ayracı, yüzlerce de ön okuma kitabı. Tamam burada biraz mübalağa yapmış olabilirim ama çok değil, az biraz :)
Tabii çok sevgili Kitap Tutkusu bununla da yetinmemiş Dex Kitap kataloğunun içine tek tek hiç üşenmeden kitaplarla ilgili düşüncelerini yazmış. İşte bir kitap blogu yazarı arkadaşınızın olmasının sonsuz faydaları:)

İşte böyle süper ötesi bir hediye paketi alınca haliyle biraz şımarıyorsunuz, bir süre balerinler gibi süzülerek dolaşıyorsunuz ortalıkta.
Dahası hayatınızda böylesi güzel insanlar olduğu için bir kez daha mutlu oluyorsunuz.
Şimdiye kadar doğum günümde aldığım en güzel hediyelerden biriydi bu sürpriz paket.

"Gerçek arkadaşlar, seçebildiğiniz ailenizdir." demiş Audrey Hepburn.
Bu güzel söz sanırım bu yazının özeti...

Sevgilerle ve de sevgili Kitap Tutkusu'na sonsuz sevgilerimle, CB
Xx!