22 Aralık 2013 Pazar

#Kış şarkısı

Nil'in bir şarkısı var, adı Kış Şarkısı...
Şarkı,
"Bugün hava sıfırın altında on" diye başlar.


Sözleri bana epey bir uygun. Çünkü havalar soğumaya başladığı andan sonraki her gün benim için hava sıfırın altında on.

İnsanlar ikiye ayrılır:
Üşümeyenler ve üşüyenler.

Ben üşüyeler kategorisinin demirbaş asil üyesiyim.
Ne yapsam da kışın soğuğundan korunsam diye uykularım kaçar adeta.
Botlarıma çeşit çeşit keçe ve bilumum benzeri tabanlık alırım ki ayacıklarım üşümesin.
İşte kış beni böyle çarpıveriyor.

Ellerim kuruyor, dudaklarım çatlıyor.
Burnum zaten her daim kırmızı ve akmaya elverişli halde "hazır ol" komutunda bekliyor.

Eh hal böyle olunca ciddi önlemler almam gerekiyor!
İşte ben de cephaneliği hazırlıyorum kış geldiği zaman.
Kağıt mendilimi, el kremimi, nivea med lipstick'imi, kuru ciltler için bire bir olan clinique kremimi veee olmazsa olmazım el ısıtıcımı yanımdan ayırmıyorum.

Evet, ne sandınız el ısıtıcım var.
Ablam yurt dışından almıştı bana burada satılıyor mu bilmiyorum.

Bir bardağın içine sıcak su koyup bekletiyorsunuz 3-5 dakika.
Sonra avucunuzun içine alıp ellerinizi ısıtıyorsunuz.

Harika bi'şey. Sevimliliği de cabası. Yerim seni benim minik el ısıtıcım.(Aynı zamanda burun ısıtıcım)

Sevgilerle, CB
Xx!

#YummySoup

Çorba deyip geçmeyiniz...

Birinci sınıf bir çorba, ikinci sınıf bir tablodan daha yaratıcıdır demiş Abraham Maslow.
Daha yaratıcı olan ise birinci sınıf bir çorbanın X-Large kahve kupasında objektife yansımış halidir.
Mesela;
Kremalı mantarlı ve maydanozlu çorba, kekikli kıtır ekmekle buluşursa hani tadından yenmez derler ya. Desem de inanmayın; öyle bir yenir ki tadı damağınızda kalır.

Huzurlu bir pazar günü ve lezzetli bir çorba...
Immm yummy yumyy! Keyiften 4köşe mi oldum nedir:)

Sevgiler, CB
Xx!

Superman Style!

Havalar mübarek mayın tarlası!
Bugün yağmur, yarın kar, öbür gün fırtına. Ne zaman ne olacağı belli değil ki. 1 dk öncesini bile kestirmek zor.
Tabii soğuktan donuyoruz o ayrı ama bileşeni ne olacak?
Soğuk + yağmur, soğuk + kar, soğuk + tipi, soğuk + kuzey kutbu... Listenin sonu yok.


Hazırlıklı olmakta fayda var derim ben.
O yüzden de T-box yağmurluğum her daim yanımda!

Bir nevi arkadaş hediyesi olan bu çanta şeklini alan yağmurluk, bir bavulu andıran çantamın bir köşesinde ikamet etmekte aylardır.
Yağmur mu yağdı?
Ta taam hemen bir superman havasına bürünüp çantamdan yağmur kostümümü çıkarıp giyebilirim.

"minion style, o yea!"

Eh adı üstünde"yağmurluk", soğuk havadan korumaz ama saçlarınız yağmura meydan okur ve ahenkle dans eder:)
En kısa sürede kendinize bir T-box çanta yağmurluk edinin, uyarmadı demeyin; son dakika sürprizlerine hazırlıklı olun!

Sevgilerle, CB
Xx!

I'm back!

Ciaooooo!
Uzuuun çok uzun bir aradan sonra sevgili blog'um ve ben baş başa kalabildik.
Bir önceki yazıyı 2 Aralık'ta yazmışım. Ah ne utandım ne utandım. Yanaklarım al al oldu.
Bir hata yaptıysam telafi etmekten yanayımdır. O yüzden de,
Neler mi oldu bu 20 gün boyunca?

(Flashback)
Sabahları 6'da uyanıyorum. Akşama kadar inanılmaz bir koşturmaca.
Hani "yorgunluktan pestili çıkarmış" ya insanın. Artık o deyimi dilediğinde kendi yaşamımla özdeşleştirebiliyorum. Ah ne büyük mutluluk!

"Çalişşş çalişş çaliiiiiş, alışveğğişşş yööööööök!"
İşte 20 günün tek cümleyle özeti:))

Tabii o kadar da umutsuz değil durum neyse ki.
Ayrı bir postta yer vermeyi düşünüyorum Clinique alışverişimize.

Neyse ne diyordum, hah yorgunluk!
Ama bu yorgunluk beni durduruyor mu?
-No no no no!

Haftada 3 gün plates'e gidiyorum. Yalnızca plates de değil, modern dans, samba, plates, nefes egzersizi ve daha neler neler... Günün stresini de atıyorum böylelikle, sonra değmeyin keyfime:)

Böyle bir şey yok tabii. Eve gelip duş ve uyku. Serçe parmacığımı oynatacak mecalim bile kalmıyor.
Sanmayın ki şikayet ediyorum. Tecrübe olarak paylaşıyorum.
Yoksa beni ideallerime yaklaştıracak her şeye can simidi gibi sarılırım.
İnanılmaz bir koşturmaca yaşıyorum yani. Ama sanki güzel de.
İnsanın hayatında biraz hareket olması hiç de kötü bir şey değil bence.

(Acaba 3-5 ay 1-2 yıl sonra bunları okuduğumda "ne edebiyat parçalamışım yo!" der miyim bilinmez.)

İşteki 1 ayımı doldurdum. Hey gidi heyy... Neler oluyor hayatta:)
Erken uyanmaktan şikayetçiydim ama bir pazar günü bile saat 7'de uyandım. Alışkanlık olmuş işte.
Pazar uykularına da elveda.

Öpüyorum sizi pazar günü uykuları. Bir daha ne zaman görüşürüz bilinmez.
Arada ziyarete gelin, arayı açmayalım pliiiiiz!

Ah ahh bir zamanlar öğlenlere kadar uyur sonra da ses yapıp uyandırdıkları zaman çıkıp;
diyerekten çemkirirdim kim denk gelirse. Her çıkışın bir inişi var tabi haliyle.
Bugün evin en erken uyanan üyesi olarak klavyenin tuşlarına bile çıt çıt sessizce dokunuyorum.

Olacak böyle şeyler. Alışmalı insan çalışmaya.

İşe yeni başladığımda "çalışma hayatı" diye bir şey yok.
"Çalışma" mı "hayat" mı demiştim. Hala arkasındayım dediğimin. O yüzden de görselini bile hazırladım tarihe yazılı kayıtlar bırakmak için.

Arayı açmamak dileğiyle ve
Sevgilerle, CB
Xx!

Yazının özeti: İnsan bir şeyi istemeye görsün; ondan korkun!
Yazarken: Joshua Radin - Winter