10 Ekim 2013 Perşembe

Tel tokalar ve süper kahramanlar ve...

Bu tel tokalar nereye kayboluyor, lütfen biri bize bu durumu açıklasın!
Şu güne kadar binlerce tel tokamız olmuştur; ama elde avuçta kalanların sayısı bir düzineden fazla değil.
Tel tokalar en lazım oldukları anda hayatımızı kolaylaştırırlar ve sonra da hayatımızdan çıkıp giderler.

Bir nevi süper kahramanlar gibiler! Bir daha görür müyüz belli değil.
Belki de çok ihtiyacımız olduğu bir anda ortaya çıkıverir.

Ama o gün gelene kadar tel tokalarımızı güvenli bir yerde ve elimizin altında bulundurmakta fayda var.
Şekil A:

Benim dahi ablacığım, tel tokalarımızı şu görmüş olduğunuz minik kavanozcuklara yerleştirmiş.
Pek hoşuma gitti, bravo dedim. Hatta bunun fotoğraflarını çeker, bloga yazı bile yazarım dedim.
Yazdım mı? - Yesss!


Bu kavanozcuklar aslında arkadaşımızın nikah şekeriydi. İçinde enfes bademli çikolatalar vardı.
Eh çikolatalar yendi bitti haliyle. Kapaklarının arkasına mıknatıs yapıştırdık ve nikah hatırası olarak panomuzdaki yerini aldı. 

Sıra kapaksız kavanozlara gelince de işte böyle hayırlı bir olaya vesile oldular, artık tel tokalarımızın yeri yurdu belli.

Bana böyle nikah şekerleriyle gelin! Sadece buzdolabını süsleyen çirkin, her tarafından ayrı bir nesne fışkıran ve dahası içinde şeker de barındırmayan amaçsız nikah şekerleriniz çöpü boyluyor.
Başlığı değiştirip nikah şekeriyle ilgili bir şey mi yapsam diye düşünmedim değil şu an:)

Sevgilerle, CB
Xx!

please, enjoy.

Son zamanlarda enerji patlaması yaşıyorum. 
Tek açıklaması bu yaptıklarımın.
Son olarak bir arkadaşıma sürpriz doğum günü partisi hazırladım.
Minik kanepelerden tutun da tasarım harikası pastaya kadar...
Ve her anından inanılmaz zevk aldım. Övgüler de cabası:))
Sanırım doğuştan gelen bir organizatör olma eğilimine sahibim. 

Bunun bir diğer adı da her şeye tek başına yetişebilme... 
Tabii bu yıllar yılı üniversite hayatımda grup ödevlerini tek başıma yapmış olmanın verdiği bir pratiklik de olabilir; ama ben doğuştan olduğuna inanmayı tercih ediyorum.

Neyse koşturmacaya ara verdiğime göre, şimdi biraz keyif zamanı!
Keyifli perşembeler!
Çok sevgiler,CB
Xx!

My Home, English Home!

Hi!
Yazının başlığı nedeniyle yaygın bir İngiliz selamlama ifadesi kullandım yazının başında.
Yazının görselini görünce neden böyle bir başlık attığım anlaşılacak sanıyorum ki.
English Home'u çook seviyorum.
Nevresimleri, yastık kılıfları, yumuşacık havluları, masa örtüleri, çay setleri....
Ve tabii 'body lotion ve body mist'leri... Kelimenin tam anlamıyla büyüleyici!
Bir diğer deyişle fascinating :)

English Home kelimelerini her telaffuz edişimde aklıma Jude Law gelir.
Holiday filmindeki diyaloglarda sıkça değindiği gibi "hööööüm, my hööüm" :)
Bir diğer terim de "hood çokklıt" :)) bu bildiğimiz hot chocolate yani sıcak çikolata.
İngiliz aksanı zaman zaman güzel gelse de, bayıltıcı olduğu zamanlar da yok değil.

Bununla birlikte İngiliz kırsalındaki çiçeklerle dolu, beyaz kır evlerinin huzur dolu yaşantısına sonsuza kadar gıpta edeceğimiz de bir gerçek. İşte İngiliz kara mizahı dedikleri şey tam olarak bu!
English Home, yalnızca evlerde değil, her zaman yanımızda.
Küçük dokunuşlar, büyük değişiklikler = English Home
Neyse, fotoğraflarda da görmüş olduğunuz üzere harika ürünler var English Home'da.
Soft body lotion'ın kokusu müthiş ve de çok kalıcı. Tam bir bahar esintisi denilen türden. Daha da kalıcı olmasını isterseniz Soft body mist'ten de alıp keyfini uzunca bir süre çıkarabilirsiniz.

Bu arada yazıyı yazarken Karla Bonoff'tan All my life parçasını dinledim.
Belki siz de okurken dinlemek istersiniz.


Stay in love and good bye, CB
Xx!