21 Nisan 2014 Pazartesi

OMG MONDAY!

Yine bir pazartesi, yine bir dünya kapkaranlık duygusu...
Bu pazartesilerle ne alıp veremediğim var bilmiyorum ama
her hafta aynı duyguyu yaşıyorum. Hangi duygu mu?
Bakınız aşağıdaki resme  mon cher, ve kalbinizin derinliklerinden söyleyin:
Haklı değil miyim?



İşte gece yarısı nefes nefese uyandığımda gerçekle ve en kötü kabuslarımla yüzleşiyorum.
Bu pazartesi günleri başa bela!
Ve yeni bir heyecan, başka diyarlara yolculuk, güzel bir alışveriş günü veyahut tatil değilse, hiç çekilmem, hatta kendime bile zor katlanırım.

Lütfen beni yalnız bırakın.
Sevgilerle, CB
Xx!

5 Nisan 2014 Cumartesi

Monotoni mi, hayır teşekkürler!

Merhaba!
Hem de özlem dolu bir merhaba!
Şu anda bir cumartesi günü saat 17.30 civarında halen daha işte olmanın vermiş olduğu
ezici hisle baş etmenin çaresini bloguma yazı yazmakta buldum. Editör olmak zor iş dostum!

Çalışmakla geçen -sadece ve sadece çalışmakla geçen- son 4.5 ayım geri gelir mi ki? Birçok şeyi kaçırdığımın farkındayım.
Yarına hazırlanmak çok zor iş. Her gün yarına hazırlıkla geçiyor ama bugün ne oluyor, hiçbir fikrim yok.

Fark ettim ki eş, dost, best friend'ler unutulmuş. İş dışında hayatımda bir şey kalmamış.
Bu nedenle de back to the future zamanı dedim ve kolları sıvadım. Uzun zamandır görmediğim ve irtibata
geçmediğim arkadaşlarıma birer 'hi' dedim. Çok da güzel oldu, özlemişim doğrusu. 
Herkese tavsiye ederim.

Ha bu arada çok çalıştığım için kendimi motive etmek için yollar arıyorum. Onlardan bir tanesi de en büyük ilhamlarımdan biri Coco Chanel'den geldi.



“Kurumuş kalmış monotoni için vaktim yok. Çalışmak için vaktim var. Ve aşk için vaktim var. Geriye başka zaman da kalmıyor!”
Coco Chanel

Çok sevgiler, CB
Xx

23 Mart 2014 Pazar

#saturday#night#

Bir cumartesi akşamı Sherlock Holmes'in yeni sezonunu (sonunda!) izlerken bir yandan da keyifle aromalı şarabımızı yudumlarken... Ah işte hayat bu dedim!

Gerçekten yaşamak normal bişey ama keyif içinde yaşamak bambaşka!
Her anınızın keyifle geçmesi, yüzünüzde her an gülümsemeye hazırmış gibi bir ifade
olması bambaşka.
Keyfiniz bol olsun!
Herkese mutlu pazarlar... CB
Xx!

oh my dear blog...

Burada yokum gibi gözükse de aslında buralardayım.
Arada uğrayıp kapıyı çalarsanız, geç de olsa evde birini
bulacaksınızdır.
Bazen de evde yok numarası yapabilirim ama buralardayım hiç şüpheniz olmasın.

Mesela sabahları şu haldeyim:
Öğle yemeğinden 1 saat sonra halim felaket... Bir uyku, bir esneme hali geliyor ki anlatamam...
Bir rahat bırakın da 5 dakikacık da olsa uyuyayım diyorum olmuyor, olmuyor, olmuyor!
Halbuki şöyle uzanıversem bir siesta yapsam... Ah ahh...

Şöyle bir kurulsam, rahat rahat rüyalara dalsam... Stres yok, iş derdi yok, hiçbir şey yok.
Bundan iyisi can sağlığı derler ya, aynen öyle.
Bu evreyi de atlattıktan sonra akşamın son saatlerine geliyor sıra. Herkeste bir koşturma, bir panik...
Hele de ben! Panik varsa ben yokum. Ciddi manada yokum; çünkü panik yaptığım anda tüm akli melekelerim devre dışı kalır. O yüzden de rahat bir ortamda hayatımı sürdürmem gerek.
Bir karınca değil tam tersi bir ağustos böceği olmalıyım. İsteyince çalışıp isteyince keyif yapmalıyım.
Yukarıda yazdığımı tekrarlıyorum: Olmuyor, olmuyor, olmuyor!
Böye olunca da akşam saatlerinde ben;
Haliyle... Sanırım kaderimde ya bir katil ya da bir maktul olmak var:)
Sevgilerle... Çok çok sevgilerle, CB
Xx!

2 Mart 2014 Pazar

bir Baby Shower masalı...

Bir varmış bir yokmuş...
Masal kahramanlarımızın çok sevdiği bir arkadaşları bebek bekliyormuş.
Eh bizim kahramanlar da masal kahramanı nihayetinde, bir aksiyon yapacaklar illaki de!
Bu güzel haberi duyunca çok mutlu olmuşlar ve...
Arkadaşlarına bir Baby Shower Partisi yapmaya karar vermişler....
Az gitmişler uz gitmişler, dere tepe düz gitmişler...
Her mağazaya girip çokça alışveriş yapmışlar...
Pek az uyumuşlar, pek çok çalışmışlar. Ve ortaya muhteşem bir parti çıkmış.
Kekler, pastalar, çikolatalar, börekler ve daha neler neler...
Sonra da hepsini afiyetle yemişler.
Böylece bu hayatta bir mucize daha gerçekleşmiş....
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine...

İşte Baby Shower masalımızdan birkaç kare sizlere:
Arkadaşımızın cici bebeği erkek olacak. Haliyle mavi ve beyaz bir
konsept hazırladık biz de. Pek bir tatlı oldu her şey!
Partiye gelenlere de hatıra kutuları hazırladık. Günün anısına
ellerinde güzel bir hatıra kalsın istedik...
Bir zaman makinesi olsa da o güne dönebilsem keşke.
Galiba daha çok mutlu anı biriktirmeliyiz. Her anımızı
sevdiklerimizle birlikte geçirmeliyiz...
Şekerlerimiz ve cupcake'lerimiz bir harikaydı.
El emeği göz nuru her biri:)
Minik kavanozların içinde beyaz marşmelov ve mavi renk 
şekerlemeli bademli çikolata var. Ojelerimiz de konsepte
uygun olarak mavi ve beyaz renklerde.
Detaylar bizim işimiz :)
Rakı bardaklarında sütler.... İçelim güzelleşelim lafı hiç bu
kadar anlamına uygun olarak kullanılmamıştı:)
Cupcake hastasıyım. Bu nedenle hediyem de cupcake temalıydı.
Cupcake olmadan hayatın anlamı yok benim için:)
Vee son olarak da yaka kartlarımız... Kişiye özel
tasarladığım yaka kartlarımız çok güzel oldu.
Arkadaşımız da bütün bunlara pek sevindi,
mutlu oldu, gözleri 
doldu...
Biz de çok mutlu olduk, neşeyle dolduk...
Hep birlikte daha nice güzel günlere...
Sevgilerle, CB!
Xx

23 Şubat 2014 Pazar

Mutlu Pazarlar!

Şu yaklaşık 1.5 aylık süre içinde hayatımda;
"İş, yoğunluk, entrika, rekabet, gülümseme, nadiren kahkaha,
bol koşturmaca, az yemek, arada spor, göz altı morlukları, zayıflama, az uyku, bol esneme,
kabuslar, tam güzel rüya başlamışken uyanmalar, yalanlar ve dolanlar, 
kıskançlıklar, sinirlenmeler, stresler, derin nefes alıp vermeler, zor zamanlar...
Ve daha neler neler oldu! Hani anlatsam inanmazsın denir ya,

Anlatsam inanmazsınız.
Bu sebeple de bunları es geçip güzel bir pazar günü geçirmenin zamanı geldi
diye düşünüyorum.
Bir pazar gününüzü işte böyle renklendirebilirsiniz:


Benimki pek bir renklendi, darısı sizin başınıza!
Mutlu pazarlar...

Sevgilerle, CB
Xx

13 Ocak 2014 Pazartesi

Fonda Pembe Panter müziği

Dıp dırıp dırıp dırıp dırıp dırıp dırıııııııııp...
Dırırırırıppp!

Geçerken uğrayayım dedim.

Uyumaya gidiyorum da, gitmeden uğrayayım dedim.
Mp3'üme yepyeni Pierces şarkıları yükledim, bu haftam onlarla geçti.
Dilemeniz şiddetle tavsiye edilir.
Ve hayatın en güzel yanlarından biri pek hoş geçen bir günü hoş bir şekilde noktalamaktır.
New Girl izlerken yenilen çikolata fondüüü, gezegenler arası yolculuğa bedeldir.
Hatta bir sonraki gün iş olduğunu bile kısa bir anlığına unutturabilir. Ya da gerçeklerden ne kadar
kaçabilirsek o zaman aralığı kadar:))

Pazartesileri sevemedim gitti. Şu an da saat itibariyle pazartesi sayıldığı için ruh halime yansıdı bir anda grimsi bulutlar. Bu hafta nasıl biter, ne yaparım ne ederim, ama yani iş hayatı, stres... Saat başı çikolata fondü yemem lazım, pazartesi günleri sırf kendimi biraz daha iyi hissedebileyim diye.

S.O.S!
Sevgilerle, CB

7 Ocak 2014 Salı

#bu plates bir harika dostum#

İşte bugünden bir kesit:
"Mahvolmak" adlı çalışmam...
-MAHVOLMAK, CB, 21. YY-

Bir insan evladı böyle zulüm görmedi.
Bakmayın başlıkta harika marika dediğime. İlk 5 dakika evet pekala çok hoş geliyor, bir zıp zıp enerjiklik durumu. Ama sonraa bir ritim düşüyor, susadımlar mı istersiniiz, yoruldumlar mı istersiniiiz... Kendimi 1. sınıfa yeni başlayan çocuklar gibi hissediyorum. Utanmasam ben eve gitmek istiyorum diye başlarım veryansın etmeye.

İşte dibe vurduğum anlarda, sahneye Ajda çıkıyor. Disco ışıklarının ve sisin arasından saçlarını bir o tarafa savuruyor, bir bu tarafa savuruyoor.
"O zavallı kız nerede şimdi,
Güçlendim, her şey bambaşka olacaak" diye bir kuple söyleyip geldiği gibi kayboluyor.

Tıp dilinde buna yorgunluktan halüsinasyon görmek de denilebilir. Ama Ajda'nın gazıyla da hadi bir 10 dk daha. E geri kalan 50 dk?? Gözlerim hep bir aynadan, perspektif yaparak saati kolaçan etme modundayım. Taa ki spor seansımız bitinceye dek.

Tabii çok güzel orasını inkar etmiyorum.Yalnızca plates değil, modern dans, mambo, samba, zumba da dahil olmak üzere müthiş bir programımız var. Ve sporun sonunda da mumlar yakılıp nefes alma egzersizleri yapıyoruz ki sormayın. Tek kelimeyle şahane!
Ama bu şikayet etmeyeceğim anlamına gelmiyor.

Zor olsa da biz bu yola baş koyduk! Bundan sonraki sloganım:
Sağlam kafa sağlam vücut! Evett!

Çok sevgiler, bol sporlu günler!
Sevgiler, CB

5 Ocak 2014 Pazar

#happy sunday#

Güzel bir kahvaltıyla başlayan güzel bir pazar gününü dünyalara değişmem.
Hele hele günün sonunda bir de Pride & Prejudice izlediysem, değmeyin keyfime.
Filmi çok seviyorum; ama romanın yeri bende ayrıdır.
Jane Austen çok sevdiğim bir yazar. Bütün kitaplarını okumuş biri olarak en çok Aşk ve Gurur'u severim. Bir diğer adıyla Gurur ve Ön yargı. Bir diğer adıyla Pride & Prejudice. İngilizce adını telaffuz etmeyi seviyorum. Böyle değişik bir tınısı var:))

Aynı film gibi. İzleyince üzerinizde güzel bir etki bırakıyor ve filmden sonra Baccara'nın şarkısının sözlerinden fırlamışçasına "Sorry, I'm a Lady" diyerek dolaşıyorsunuz birkaç zaman ortalıkta:)

Ve filmin en sevdiğim sahnesinden bir kolaj hazırladım. İzleyenler anlayacaktır niye sevdiğimi. İzlemeyenler ise... Mutlaka izleyin ve çok sevin!

Ve yazıyı kitaptan bir alıntıyla bitirmek istiyorum:

"Elizabeth: Yemeğe geldiğiniz gün benimle daha çok konuşabilirdiniz.
 Darcy: Daha az aşık olan biri belki daha fazla konuşabilirdi."

Sevgiler, CB
Xx!

4 Ocak 2014 Cumartesi

Aklıma geldi de...

Bazen...
Kaybettiğimiz eşyalar eninde sonunda bize geri dönermiş.

Eskiden...
Biz onları bulana kadar uzay boşluğunda gezindiklerine ya da küçük aşırıcı cüceler tarafından alıkonulduklarına dair türlü türlü rivayetler varmış.

Zaman zaman...
Düşünüyorum da belki kaybettiğimiz kişiler de bize geri döner eninde sonunda. 

Belki de...
Tek yapmamız gereken pencerenin yanına onlara küçük bir sürpriz bırakmaktır. Bırakalım ki onları düşündüğümüzü bilsinler.

Olur ya...
Bu yazı onlara ulaşırsa, belki onları ne çok özlediğimizi anlarlar ve bir kahve molasına gelirler. Bilsinler ki kapım ve pencerem her zaman açık onlara.

Ne de olsa...
Çok uzun zaman oldu görüşmeyeli...


Sonsuz Sevgilerimle...
CB

Blogda "3D" post var!

Merhaba!
Neden mi 3D post var?
Cevap aşağıdaki karede:



Evet, 3D bir fotoğraf karesiyle post'u ölümsüzleştirmiş oluyorum:))
Daha canlısını çekebilen buyursun çeksin:)
Fotoğraftaki BB krem, son zamanlarda olmazsa olmazım adeta. Anti-age (yaşlanma karşıtı) özelliği ile beni benden alıyor. Kırışıklıkları yok et BB diyorum, yeter ki sen iste diyor. Eğer etkili bir görünüm isterseniz "Cinique superbalanced makeup" (süper denge fondöten) ile kullanmanız şiddetle tavsiye edilir. Ama günlük kullanım için fondöten ya da pudraya gerek duymadan sadece BB kremi sürüp azıcık da allıkla renk katabilirsiniz cildinize.

Sonuç mu? Şa-ha-ne!
Daha önce kullandığım birkaç BB krem markasına hiç mi hiç benzemiyor. O yüzden de makyaj malzemesi demirbaş listemdeki yerini almış bulunuyor BB kremciğim. 

Sürünce bildiğiniz pamuk prenses olunabilir pekala da! Hatta işi ilerletip, "Senin devrin bitti Pamuk Prenses" olayına bile götürebilirim. Amacım çirkeflik yapmak değil kesinlikle, doğruları söylüyorum.

Eğer karşı çıkan biri varsa ya şimdi konuşsun ya da ebediyete kadar sussun!
Yok mu?

Çok sevgiler, CB
Xx!

2 Ocak 2014 Perşembe

#Sürpriz hikayem#

Merhaba!
2014 yılından herkese kocaman bir merhaba!
Umarım güzel geçmiştir herkesin yeni yıl gecesi ve güzel bir başlangıç yapmışsınızdır yepyeni bir yıla.

"Hu huu! Yıldızlaar..." yazımda kuzenimin bana harika bir sürpriz hazırladığını söylemiştim ve uyarmıştım da sizleri gözleriniz kamaşabilir hediyelerimi görünce diye. Gözlüklerinizi takın çünkü an itibariyle şov başlıyor!
Biri şov mu dedi? O zaman hediye çantamı taktım koluma. Bakalım içinden neler çıkacak?
(Hediye paketimi dünyalara değişmem!)
Eve geliyorum bir de bakıyorum hediye dolu bir paket. Bakıyorum, soruyorum soruşturuyorum ay kimin acaba bu hediyeler diye meraklar içinde kıvranıyorum. Sonra bir de öğreniyorum benimmiş. Can havliyle her bir hediyeyi tek tek açmaya koyuluyorum; ama çok heyecanlıyım. Koşmuş koşmuş da yorulmuş gibi bir hal, yanaklar heyecandan ufaktan kızarmaya başlamış...
Veee bir de bakıyorum ki...
Bir de bakıyorum dediğime bakmayın; hangi birine bakacağımı şaşırıyorum esasen. En büyük paketi açıyorum, içinden harika bir çanta çıkıyor. Çantayı açıyorum, içinden şal çıkıyor.
Kutuyu açıyorum içinden başka bir kutu başka bir hediye çıkıyor.

Sürpriz içinde sürpriz.
Çantacığım... O kadar sevdim ki görür görmez çantacığım oluverdi, çok samimiyiz, hemen ısındık birbirimize. Ne diyordum? Evet çantacığım... Tam benlik! "Classical, Gorgeous, Vogue, Fashion"
Bu çantayı seçip alıp bana hediye eden kişi benim gözümde cennetliktir.
Kutulara bayılırım. Ablamla çeşit çeşit bir sürü kutumuz var ve bu eşsiz kutucuk da koleksiyonumuzun arasındaki yerini aldı. Şu anda tatlı tatlı gülümsüyor bana her baktığımda bana.
Güzel bir kutu olmasının yanı sıra içinde neler vardı neler...

Evet aynen öyle! İçinde neler vardı neler... Televizyon ve kaset şeklinde rozetler. (Kaset koleksiyonu olan biriyim ve kalbimde çok farklı bir yeri vardır kasetlerin.) Veee fotoğraf makinesi şeklinde damga!

İnanılmaz ama gerçek! Hatta sağ üst karede iki adet pembe ve sarı süngerli kutucuk var. İkisinde de denedim. Sonuç mükemmel. Çocukluğuma geri döndüm. Çeşit çeşit damgalarım vardı o zamanlar da ama yıllar olmuş damgalarla haşır neşir olmayalı. Dolayısıyla da pek hoşuma gitti.
Boş yere yıldızların olduğu gökyüzüne çıkmadım yani:))
Ve bir de kuzenimin enteresan ve muhteşem kolye seçme kabiliyetinden nasibimi almışım şükürler olsun ki. Ablama da "büyük ayı takım yıldızı" motifli bir kolye almıştı. Benimki de yönleri gösteren bir pusula. Allah'ım herkesin böyle yaratıcı ve zevkli kuzenleri olsun:))
Ve hediye paketimin içindeki en göz alıcı parçalardan bir tanesi. Yerim seni çikolata!
Belki de yemişimdir, toplardan birinin içi boştur belki de. Belki de hepsi boştur, belki de ben dünyaca ünlü ödüllü bir origami ustasıyımdır. Olamaz mı? Olabilir!

İşte böyle harika bir sürpriz hikayem daha oldu.
Darısı sizin başınıza!

Sevgilerle, CB
Xx!