28 Eylül 2013 Cumartesi

Lights, camera... I am at Vero Moda!

Geri döndüm!
Hem de ellerim kollarım alışveriş poşetleriyle dolu halde!
Çok mutlu, fazlasıyla da yorgunum.

Alışveriş bambaşka bir şey. İnsan sanki başka bir evrene geçiş yapıyor alışveriş yaparken.Hele bir de indirim zamanıysa!
Şu anda yeni sezonlar çıkmış bulunmakta her tarafta; ama kıyısından köşesinden indirimler de yok değil.İşte bu indirimlerden birine Vero Moda'da rastladım. Şu anda geçen sezonun ürünleri indirimli, hem de "3 al 2 öde" kampanyası dahilinde! E haliyle en az "3 şey" almak şart oluyor tabii ki.


Ben de bu koşulu yerine getirerek 3 adet gömlek, 2 adet kolye ve 1 adet kemerle ayrıldım Vero Moda'dan.
Çok güzel şifon gömlek modelleri var ve bildiğiniz üzere şifon 4 mevsim giyilebilen bir şey(Tabii kalın hırka ve montla). Ben de havalar bozmadan vintage yeleğimle giymek istiyorum. Ama kemerle de çok güzel duracağını düşünüyorum.
Kolyeler de çok sevimli.Eğer isterseniz anahtar kolye uçlarının üzerine minik taşlar yapıştırıp da kullanabilirsiniz ya da simli ojelerle ışıltılı bir hale getirebilirsiniz. Ben birkaç kez orijinal halini kullanıp daha sonra şeritler ve kurdelelerle değişik bir model oluşturmayı düşünüyorum. O gün geldiğinde buradan da paylaşırım zaten büyük ihtimal.

Bu arada bu sezon gerçekten çok göz alıcı giysiler revaçta!Hele de feminen ve de nükteli tişörtlere bayıldım!En beğendiklerimden biri de Bershka'daydı:

"CALL ME
WHEN YOU LEAVE HER..."

Ba-yıl-dım tek kelimeyle! Gömlek pek şaheser sayılmazdı ama bu yazıyı güzel bir tişörtün üstünde görmek ve de o tişörtü giymek bence çok keyifli olur. Bu arada şöyle bir şey de yapabilirsiniz, yaratıcılığınızı konuşturup tercihen sevdiğiniz ya da beğendiğiniz bir şeyler karalayıp tişörtlere bastırabilirsiniz de. Bence çok eğlenceli olur! Hatta en kısa zamanda gerçekleştirmeyi düşünüyorum bu fikri.

Son olarak hani bir önceki yazımda Converse my Hero demiştim ya... Yalnızca hero değil, o bir he-man, batman, packman, mad man diyorum. Eğer onlar olmasaydı halim çok trajik olabilirdi.
Boşuna dememiş Marilyn Monroe, bir kıza doğru ayakkabıları verirseniz dünyayı fethedebilir diye!

Çok sevgiler, CB.
Xx!

Bu Eskişehir bi' harika dostum!

Ciao!
Türkiye'nin Venedik'i Eskişehir'deyim bu hafta. Ama ne hafta!
Bırakın günleri, haftaları; yıllarımı geçiresim var Eskişehir'de...
Gelmeyeli 1 sene civarı oluyor; ama her şey aynı, her yer mükemmel-her zamanki gibi-!
Espark yerinde duruyor güzel güzel mağazalarıyla, adalar, doktorlar, her şey yerli yerinde.
Yeniden öğrenci olasım geldi burada adeta. (Tabii bu bir anlık bir hayal, geçti gitti öylece.)
Neyse kısaca başlıkta da yazdığım gibi bu Eskişehir bi' harika dostum!
Eskişehir'de bugünkü maceram kuaförde başlıyor ve de Espark'ta alışverişle sonlanacak.
Mutlu son olmasını ümit ediyorum tabii ki haliyle.

Havalar da nasılsa mevsim normallerinin üstünde Eskişehir'de. Ama tabii bir babet havası da yok nihayetinde.
O yüzden de derim ki,

Convers...My Hero!


Bu sebeple converslerimin fotoğraflarını çekip alladım pulladım:)

Alışverişte topuklu ayakkabı giyeni hiç anlamamışımdır zaten.
Acaba bizden gerçekten faklılar mı? Çok mu dayanıklılar? Topuklu ayakkabılar ayaklarını vurduğu halde nasıl gülebiliyorlar ve dahası nasıl yürüyebiliyorlar? Aklımda sorular sorular...

Büyük konuşmak istemem ama eğer bir ayakkabı ayağımı vurduysa o gün benim için kara bir gündür ve hayat memat meselesi olmadığı sürece, beni o ağrılarla dışarıda tutabileceğini zanneden acı gerçeğin de alnını karışlarım!

Neyse, eğer ki beni arayan olursa diye:

"Şu anda yokum, alışverişe gidiyorum.
Lütfen mesaj bırakın."

Eskişehir'den sevgilerle, CB.
Xx!